Kaygı Bozukluğu

kaygı bozukluğu nedir

Anksiyete (Kaygı-Endişe) Nedir?

Baskı altında ya da stresli bir durumla karşılaşıldığında endişelenmek, gergin hissetmek ve korkmak normaldir. Kaygı vücudumuzun tehlikeye verdiği doğal bir yanıttır. Sağlıklı kaygı bizim dikkatimizi odaklamamızı ve uyanık kalmamızı kolaylaştırır, harekete geçirir ve problemlerimizi çözebilmemiz için motivasyon sağlar. Fakat kaygı yaşamınızı ve ilişkilerinizi etkilemeye başladıysa bu sizin normal kaygı çizgisini aştığınızı ve kaygı bozukluğunun sınırlarına girdiğinizi gösterir.

Anksiyete ( kaygı ,endişe) en sık rastlanılan psikiyatrik tanılardır. Anksiyete geç ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde olmasına karşın,herhangi bir yaşta başlayabilir.Bir çok tıbbi ve psikiyatrik durumun belirtisi olabilir.Stres ve korku karşısında oluşan anksiyete ile patolojik anksiyete karıştırılmamalıdır.Olağan anksiyete içinde bulunulan duruma karşılık verilen (sınav korkusu, vahşi hayvan görünce korkma vb.) uyum sağlayıcı bir tepki olarak düşünülürken,patolojik anksiyete daha çok belirli uyaranlar karşısında ortaya çıkan uygunsuz bir tepki olarak görülür.

Freud’un geliştirdiği id,ego superego kişilik modeline göre id alt bilinç,ego benlik,superego üst benliği temsil eder. Anksiyete, bizi birşeyler yapmaya iten bir gerilim durumudur. İd-ego-süper ego arasındaki çatışmalar sonucu ortaya çıkar. Bunun işlevi, egoyu bilinç dışı dürtülerin ortaya çıkması tehdidine karşı uyarmaktır. Eğer ego akılcı ve direkt yöntemlerle anksiyeteyi kontrol edemezse, gerçek dışı yöntemlere yani savunma mekanizmalarına başvurur.

Anksiyete genel özellikleri;

  • Aşırı kaygı duyma
  • Hastalık korkusu ya da hemen oluverecekmiş gibi gelen kötü bir sonu bekleme
  • Çoğul somatik yakınmalar
  • Anksiyeteyi tetikleyen uyaranlardan kaçınma davranışı
Anksiyete Bozuklukları

Anksiyete bozukluklarını sekiz alt başlıkta inceleyebiliriz;

  • Panik Bozukluğu
  • Agorafobi
  • Sosyal Fobi
  • Özgül Fobi
  • Obsesif-Kompulsif Bozukluk
  • Travma Sonrası Stres Bzoukluğu
  • Akut Stres Bozukluğu
  • Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Panik Bozukluğu

Daha çok 20-30 lu yaşlarda ve sıklıkla kadınlarda görülmesine rağmen her yaşta her insanda da görülebilir.
Genetik etkiler panik bozukluğunda önemli rol oynamaktadır,çünkü panik bozukluğu aynı aile ağacında daha sık görülmektedir.

Yineleyen,tekrar eden panik ataklarından sonra panik bozukluğu tanısı konabilir.

Panik atağın 13 belirtisi vardır ve tanı koyulabilmesi için bunlardan en az dördünün bulunması gerekir.

  • Çarpıntı
  • Terleme
  • Titreme ya da sarsılma
  • Nefes darlığı
  • Soluğun kesilmesi
  • Gögüs ağrısı yada göğüste sıkıntı hissi
  • Bulantı ya da karın ağrısı
  • Baş dönmesi,düşecek ya da bayılacak gibi olma
  • Derealizasyon(gerçekdışılık duyguları) ya da depersonalizasyon(benliğinden ayrılmış olma)
  • Denetimini yitireceği ya da çıldıracağı korkusu
  • Ölüm korkusu
  • Paresteziler(uyuşma ya da karıncalanma duyumları)
  • Ürperme ya da ateş basmaları

Panik atakları genellikle 5-20 dakika arasında sürer.Kendiliğinden ortaya çıkabileceği gibi birtakım uyaranlarda sebep olabilir.Panik ataklarını tetikleyebilen uyaranlar arasında fiziksel etkinlik,heyecanlanma,psikotrop ilaçlar,alkol,kafein,ayrıca hayvanlar ya da asansör gibi fobik uyaranlar sayılabilir. Panik bozukluğu sıklıkla majör depreston ya da distimi ile birlikte bulunabilir.

Panik bozukluğunda durağan ve hareketli dönemler olur. Her gün,haftada bir ya da ayda bir kez ortaya çıkabilir. Bu problem hastanın sosyal ve mesleki işlevselliğine belirgin ketler vurabilir. Bu hastalarda intahar olasılığı genel topluma göre daha yüksektir.

Panik bozukluğunun tedavi yöntemi farmakoterapi ve psikoterapidir.SSGİ(Seçici serotonin gerialım inhibitörleri) ve Alprazolam(benzodiazepinler) en sıklıkla kullanılan ilaçlardır. Daha çok seçilen psikoterapötik yöntem bilişsel-davranışçı tedavidir.

Kaygı Bozukluğu, nedenleri, tedavi ve çözümü...

Agorafobi


Agorafobi (eski yunanca) teriminin tercümesi „alan korkusu“dur. Hasta; evi terk etmekten, kamuya açık yerlerde bulunmaktan, alışveriş merkezlerine veya dükkanlara girmekten, kalabalık içerisinde, sinemalarda veya dar ve kapalı odalarda bulunmaktan, ya da trenle, otobüsle veya uçakla seyahat etmekten korkar. Bu nedenle ya bu yerlere gitmekten kaçınır ya da oralarda bulunduğu sürece büyük korkular yaşar.

Panik ataklar ve agorafobi çoğunlukla birlikte ortaya çıkar. Panik bozukluğun tedavi edilmesi ile,çoğu agorafobi olgusu tedavi edilebilir.

Bilişsel-davranışçı tedavi seçilmesi gereken tedavi yöntemidir.Agorafobi için en etkin davranışçı tedavi yöntemi, aşamalı karşı karşıya bırakma, yöntemidir. SSGİ ve benzodiazepinler de etkindir.

Sosyal Fobi

Fobiler en sık görülen psikiyatrik bozukluklardır. Sosyal fobi daha sık kadınlarda görülür.Genellikle ergenlik dönemlerinde başlar.

Kalıtsal olarak kendine ket vuran ve utangaç kişilik özellikleri ile ilişkili olabilir. Aşırı koruyucu aile sebep olabilir.Daha çok birinci derece akrabalarda ortaya çıkabilir.

Sıklıkla rahatsız olunan sosyal durumlar, topluluk önünde konuşma, yeni insanlarla tanışma, sosyal ortamlar(düğün, eğlence, parti, cenaze vb.), karşı cinsle arkadaşlık ilişkisi başlatma, topluluk içinde yemek yeme, genel tuvaletleri kullanma(özellikle erkekler için pisuar kullanma), mevki sahibi kişilerle konuşma ve başkalarının fikirlerine karşı çıkma olarak gösterilebilir.

Sonlanımı, yarattığı işlevsellikte bozulma derecesine ve eşzamanlı görülen diğer hastalıkların yeğinliğine bağlıdır.
Psikoterapi ve farmakoterapi ile tedavi edilir.En etkin psikoterapi yöntemi bilişsel-davranışçı tedavidir.

Özgül Fobi

Sosyal fobiden daha sık görülür.Daha büyük bir sıklıkla kadınlarda görülür.Daha çok 20-30 yaşlar arasında ortaya çıkar.

Özgül fobi, açıkça görülen nesne ve durumlardan belirgin, sürekli ve anlamsız korku duyma halidir. Korku odağı bir nesne ya da durumun bir yönünden zarar görme şeklinde olabileceği gibi (kaza geçirme korkusu ile uçağa binememe ya da araç kullanamama, ısırılma tehlikesi ile köpeklerden korkma vs.), korkulan nesne ile karşılaşınca ortaya çıkabilecek kontrolünü kaybetme, paniğe girme, bayılma gibi sonuçlardan kaygı duyma tarzında da kendisini gösterebilir (yüksek yerlere çıkınca baş dönmesi olabileceğinden, kapalı yerlerde kontrolünü kaybedeceğinden korkma vs.)

Bir başka kişinin(anne -baba gibi) özgül fobisi örnek alınarak da böyle bir korku tepkisi geliştirilebilir.Daha çok birinci derecede akrabalarda görülür.

Fobilerin hastalık gidişi belirsizdir ve sonlanımı işlevsellikteki bozulmanın derecesine bağlıdır.
Tedavide aşamalı karşı karşıya getirme yöntemini kapsayan bilişsel davranışçı tedavi uygulanabilir.Hipnoz ve gevşeme yöntemleri de tedavide kullanılmaktadır.


Obsesif-Kompulsif Bozukluklar

Kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülebilen ve 20’li yaşlarda başayan bir rahatsızlıktır.

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapsederek kısıtlayan bir hastalıktır. Obsesif-kompulsif bozukluğu olan kişiler, kontrol edemedikleri yinelenen ve stres yaratan düşünceler, korkular veya görüntüler (obsesyonlar) nedeniyle huzursuz olurlar. Bu düşüncelerin yarattığı anksiyete bazı ritüelleri ya da rutinleri acil olarak gerçekleştirme ihtiyacına (kompulsiyonlar) neden olur. Ritüeller takıntılı düşünceleri önleme veya akıldan uzaklaştırma girişimiyle yapılır.

Ritüel anksiyeteyi geçici olarak durdurur, obsesif düşünceler tekrar oluştuğunda kişinin ritüeli hemen tekrar etmesi gerekir. Bu OKB döngüsü kişinin gününden saatler çalarak normal günlük işlerini yapmasını engelleyebilir.

OKB’de biyolojik ve genetik yatkınlığın olduğu da birçok çalışma ile gösterilmiştir.Beyin hasarlarından ya da Huntington hastalığı gibi nörolojik hastalıklardan sonra daha büyük sıklıkla görülmektedir.

OKB’nin ortalama başlangıç yaşı 20’li yaşlardır.Birden yada stresli bir yaşam olayından sonra başlayabilir.Hastalarda kronik bir gidiş görülebileceği gibi aralıklı olarak belirtilerin ortaya çıktığı dönemler de olabilir. Sonlanımı, belirtilerin yeğinliğine ve hastanın kompulsiyonlarına direnebilme yeterliliğine bağlıdır.Birden başladığı durumlarda hastlığın sonlanımı daha iyi olur.

OKB’de SSGİ ile tedavi edilebilir.Bir trisiklik antidepresan olan klomipramin de yaygın olarak kullanılmaktadır.Aşamalı karşı karşıya getirme ve duyarsızlaştırmayı kapsayan davranışçı tedavi de etkin tedavi yöntemlerindendir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu(TSSB)

Kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Çocuklukta geçirilen travmalar,kişilik bozuklukları ve bir dış denetim odağı olduğu biçiminde bir algı bu hastalığa yatkınlaştıran etkenlerdir.Yaşamı tehdit eden bir olaydan sonra ortaya çıkar.

TSSB’na neden olabilecek stres kaynaklarına örnek savaş,cinsel zorlanım,saldırıya uğramak,işkence görmek,doğal afetler(sel,deprem vb.),yangın,araba kazaları olabilir.

TSSB’nun başlıca üç özelliği vardır;
  • Travmanın anılarından kurtulamamak: Çok rahatsız edici, beklenmedik şekilde oluşan, travmayı tekrar yaşıyormuş gibi görüntüler (flashback) veya kâbuslar görmek, olayı hatırlatan bir şey olmasa da sürekli akla gelmesi, olay hatırlandığında çarpıntı, terleme gibi bedensel rahatsızlık duyulması.
  • Travmayı hatırlatan durumlardan kaçınmaya çalışmak: Duygusal olarak uyuşuk olmak ve travmayı hatırlatan insanlardan, olaylardan, aktivitelerden kaçınmak, uzak durmak.
  • Aşır derece tetikte olma belirtileri: Uyumak ve konsantre olmakta zorlanmak, tedirgin olmak, hemen sinirlenmek ve öfkelenmek, ufak seslerle irkilmek gibi.

Hastalar travmatik olayı,karabasanlar,gündüz düşlemleri, hatırlatıcı bir stresor sebebiyle tekrar yaşayabilir. Aşırı uyarılmışlık durumu, huzursuzluk,irkilme-sıçrama-ürkme, ve uyku bozuklukları ile belirlenir. Başkalarının öldüğü travmatik olaylardan sonra kişi genellikle sağkalmış olma suçluluğu yaşar. TSSB aylar hatta yıllar sonra bile gelişebilir. Belirtideki yoğunlukta değişimler olabilir,stresli zamanlarda daha yoğun görülebilir.

Tedavide destekleyici psikoterapi yöntemi kullanılmalıdır. Genellikle,imipramin ya da amitriptilin ile en az bir yıl süren ilaç tedavisi uygulanır.

Akut Stres Bozukluğu

Travmatik olayın zamanlaması dışında TSSB’na benzer.Aralarındaki ayrım, akut stres bozukluğunun en fazla dört hafta sürmesi ve travmatik olayla karşılaşmadan sonradaki dört hafta içinde ortaya çıkmış olmasıdır.

Akut stres bozukluğu olan hastaların yaklaşık %80’inde daha sonra TSSB gelişir.

Akut stres bozukluğunun tersine TSSB herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir ve yaşam boyu sürebilir.

Yayın Anksiyete Bozukluğu

Sıklıkla majör depresyon gibi diğer psikiyatrik hastalıklarla bir arada görülür. Daha çok kadınlarda rastlanır.

Kişi sıklıkla günlük olaylar karşısında beklenenin üstünde yüksek bir kaygı düzeyi yaşar. Zihni çoğunlukla felaket senaryoları ile doludur. Örneğin çocuğu eve bir saat gecikmeyle gelmiştir, ancak bu gecikme “mutlaka çocuğa araba çarpmıştır”, “birileri çocuğa bir şey yapmıştır” türünden kaygı içeren düşüncelerle karşılanır. Kişi olaylar karşısında hafif bir tedirginlik duygusundan panik derecesine kadar değişik yoğunluklarda kaygı yaşayabilir. Duruma yaygın kaygı bozukluğu denmesinin nedeni kişinin sadece belli durumlarda değil, hemen her durumda (belirli bir yer, zaman yada duruma bağlı olmaksızın) az yada çok kaygı yaşamasıdır. Panik bozukluğundan bu yönden ayrılmaktadır.

Başlıca Özellikleri;

Anksiyete
Somatik yakınmalar
Otonomik hiperaktivite
Aşırı uyarılmışlık

Yaygın anksiyete bozukluğu olan hastalarda iki grup belirtiler görülmektedir;

-Ruhsal belirtiler

-Bedensel belirtiler

Ruhsal belirtileri; aşırı endişe, kaygı, tasa, konsantrasyonda azalma, aşırı sinirlilik ve huzursuzluk, kötü bir haber alacağı beklentisi, tahammülsüzlük, çabuk irkilme, kolay yorulma, kontrolünü yitirme hissi, çıldırma hissi ve ölüm korkusu olarak sayabiliriz. Bunların yanında tıpta derealizasyon olarak geçen kişinin kendinin dış dünyaya yabancı hissetmesi ve depersonalizasyon olarak geçen kişinin kendi bedenine veya bedeninin bir parçasına yabancılık hissetmesi de bu hastalar da görülebilir.

Bedensel belirtilere gelecek olursak; bunların ortaya çıkmasında vücudumuzda bizim kontrolümüz dışında çalışan bir sinir sistemi vardır. Buna tıpta otonom sinir sistemi denmektedir ve soluk alıp vermemizi, kalbimizin hiç durmadan çalışmasını sağlamak bu sistemin görevlerinden sadece 2 tanesidir. İşte bu sistemin aşırı çalışması sonucunda da yaygın anksiyete bozukluğu hastalarında bedensel belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunlar; kalp çarpıntısı, terleme, ellerde titreme, ağız kuruluğu, nefes almada güçlük, tıkanma veya boğulma hissi, göğüste ağrı veya rahatsızlık hissi, baş ağrısı, baş dönmesi, kaslarda gerginlik ve buna bağlı olarak kas ağrıları görülebilir.

Bu hastalığın gidişi ve sonlanımı büyük ölçüde eşlik eden diğer psikiyatrik hastalıklara bağlıdır.

Kaygı Bozukluğu. Kaygı bozukluğu nedir? Kaygı bozukluğu nasıl tedavi edilir? İstanbul Rehberlik Derneği, Beylikdüzü

Kaygı Bozukluğu. Kaygı bozukluğu nedir? Kaygı bozukluğu nasıl tedavi edilir? İstanbul Rehberlik Derneği, Beylikdüzü
-->